Bozkır Mahalli El Sanatları

Bozkır'da vaktiyle çok yapılan el emeği, göz nuru, maharetli ellerden ve zeki düşünceler sonucu çıkan millî sanatımızın o nadide ürünleri şimdilerde bile hâlâ dilden dile dolaşmakta, elde bulunan numunelik eserlere büyük bir dikkatle ve hayranlıkla bakılmaktadır.

Bozkır ve çevresindeki el sanatları; millî sanatımızın yansımaları olarak yıllardan beri sürdürülmesine rağmen özellikle son on beş-yirmi yıldan beri; teknolojideki gelişmeler, makineleşmenin insan gücünün yerini alması ve el sanatları ürünlere karşı talebin gittikçe azalması neticesinde son zamanlarda gittikçe bir düşüş ve azalma görülmektedir.

Bozkır mahalli el sanatları ile ilgili bu çalışmada; ilçedeki el sanatları çeşitleri, üretim yerleri, usta veya sanatkârlarının isimleri hususlarında bilgiler verilmeye çalışılmıştır.

AĞAÇ İŞLERİ

Torosların eteğinde bulunan Bozkır İlçesi' nde önceleri halkın isteğine göre; kağnı, övendire, düven, at arabası, dibek, kasnak, kaşık,yaba, dirgen, su bardağı, su fıçısı, sandalye, masa, tekne ve rahle gibi ağaç işlerine ait ürünler yapılmakta ise de, son zamanlarda bu ürünlere ait üretim yapılmamaktadır. Son zamanlarda, genellikle çoğu Bozkır Küçük Sanayi Sitesi' nde işyerleri bulunan on- on beş civarında marangoz ve mobilyacılar tarafından isteğe göre; tel dolap, sini altlığı, kapı, pencere, yüklük, vestiyer, masa, misafir odası, yatak odası, mutfak dolapları gibi ürünlere ait üretim yapılmaktadır.

Bozkır, Toroslara yakınlığı sebebiyle, Konyalı marangozların ve ağaç işleri ile uğraşan sanatkârların da ilgi odağında bulunmuştur. “Torosların eteğindeki çam, ladin, meşe, ve sedir ağaçlarının keresteleri hammadde olmuş yıllarca Konya' ya. Dülgeri, marangozu, ince marangozu, yapı ustası, çatı ustası hep Toroslara güvenmişler.”

Geçmişten Bir Ağaç İşi Örneği (Hamur Teknesi)

Geçmişten Bir Ağaç İşi Örneği (Hamur Teknesi)

Şimdilerde Yapılmayan Ağaç Terazisine Ait Kefeler ve Ana Kol

Şimdilerde Yapılmayan Ağaç Terazisine Ait Kefeler ve Ana Kol

Dere Kasabası' nda tarihi kemer köprüyü geçtikten sonra, tahin fabrikalarının bulunduğu yola girildiğinde, şu anda oturulmayan Kolcu Dayı olarak Dereliler tarafından adlandırılan şahsa ait evin kapılarındaki ağaç işlemeciliği ile Hisarlık Kasabasında bulunan Tarihi Hisarlık Eski Camii' ndeki; tavan, minber, vaaz kürsüsü, kadınlar mahfeline ait balkonun ağaç işlemeciliğindeki muhteşemliği de burada söylemek isteriz. Ayrıca merhum Mehmet AK amcamızın yapmış olduğu ayna çerçeveleri, saat koyma kutuları, ağaçtan yapılma levha süslemelerinden de bahsetmek yerinde olacaktır. Kendisine ait bu ürünlerden bir kısmı çocuklarında ve torunlarında bulunmakta, bir kısmı ise bir Bozkır Âşığı olan ve hayatını İçel İli' nde sürdüren Atıf AYDIN adlı hemşehrimiz de bulunmaktadır.

Merhum Mehmet AK' ın Yaptığı Süslemeli Çerçeve

Merhum Mehmet AK' ın Yaptığı Süslemeli Çerçeve
(Çerçevede Besmele yazılıdır)

Tarihi Hisarlık Camii Ağaç İşlemeleri

Tarihi Hisarlık Camii Ağaç İşlemeleri

İŞLEMECİLİK VE ÖRGÜCÜLÜK

Geçmişten günümüze kadar kadınlarımız tarafından özellikle aile fertlerine yönelik olarak yapılan, genellikle kendi isteklerine uygun şekilde kazak, yün çorap, mekik, patik, eldiven, işlemeli tülbent, iç fanilası, kuşak, başlık, atkı, dizlik, şal ve namaz takkeleri gibi ürünler yapılmıştır. Büyük bir sabır, emek ve mahâret isteyen bu ürünleri kasabalarımızda ve köylerimizde görmek hâlâ mümkündür.
Bunun yanı sıra ilçede; hattatlık, minare yapımı, iç duvar süslemesi, çinicilik, altın ve gümüş işçiliği gibi işçilikler ve işlemecilikler görülmemekte, bu türlü işler yurdumuzda ün yapmış ustalar getirtilerek yaptırılmaktadır.

DEMİRCİLİK

Bozkır çevresinde demircilik millî bir sanat olarak muazzam bir gelişme göstermiştir. Bozkır Çağlayan Kasabasında yüz merkezde otuz kadar demircinin olduğu söylenmektedir. Diğer köylerde de birçok demirci vardır. Bu demirci ustalar, ustalıkların en iyi şekilde ispat etmek için büyük gayret gösterirler. Eskiden beri yapılmakta olan demircilik sanatında ekseriyetle silah, bıçak, kama ,balta, keser, kazma ve diğer tarım aletleri yapılırdı. Fakat silah ve bıçak yapımında çok ileri gidilmiştir.

Genel olarak Bozkır merkezinde ve kendisine bağlı bir kasaba iken sonradan ilçelik statüsüne kavuşturulan Ahırlı' da demircilik sanatı uzun süre devam etmiştir. Demircilik olarak pulluk, saban, balta, keser ve diğer el avadanlıkları yapılmakta idi. Bozkır merkezinde demircilikle uğraşan altı iş yerinden iki işyeri kalmıştır. Çok uzun süreden beri Dere Kasabasında tüfekçilik yapılmakta idi. Son on beş- yirmi yıldan beri tüfek imâlatı yapılmamakta, eski ustalar yerlerine çırak ve sanatkâr yetiştirmediğinden günümüzde bu sanat icra edilmemektedir. Tüfekçilikle uğraşan kişiler olarak Kadir Çavuş, Mustafa Usta, Demirci Ömer, Yusuf Çavuş ve Abdulkadir ÖZDEMİR' i sayabiliriz. Yapılan tüfek çeşitlerini ise;

1- Çakmak taşlı tüfekler,
2- Şey şanallar-yivli silahlar,
3- El silahı, ( 25 cm . uzunluğunda olup, bindirme veya tek olarak yapılan silah)
4- Martini silah,
5- Toplu tabancalar,
6- Tek kırma,
7- Çifte,
8-Dolma tüfekler olarak yapabiliriz. Günümüzde ise tüfek imâlatını yapan kimse bulunmamaktadır.

Bilhassa Bozkırlıların kendi bölgelerinde çıkan demirden tüfek yaptıklarının, o tüfekleri oralardan çıkan altınlarla kakma ve tezhip yoluyla süsledikleri bize kadar gelen eserlerinden anlıyoruz.İstanbul' da Kapalı Bedesten de antikacılık yapan Abdurrahman oğlu Bozkır' lı Hasan Usta' nın yaptığı şeşhane, bir sanât şaheseridir. Hasan Usta' nın yaptığı buna benzer bir tüfeği de Ankara Etnoğrafya Müzesinde gördüm. Böyle kapsüllü tüfeklere eczalı derlerdi. Usta Hasan'ın bu tüfeği 1268 H. (1851 miladi olarak) yılında yaptığını tüfeğin üstündeki altın damgadan anlıyoruz. İmzası şöyledir: “Amile Hasan İbni Bozkırı 1268 ” .Bu hususta Bozkır' lı Usta Hasan' ın, Huğlu' lu tüfekçilerin piri olduğu söylenebilir. Bozkır' lı Hasan Usta' nın bir de Padişah' ın kılıcını tamir etme olayı vardır. Padişahın, Ata yâdigârı çok kıymetli kılıcı ortasından her nasılsa kırılır. Bu kılıcı hiç belle etmeden ulayacak bir usta aranır. Hasan Usta' nın bunu en iyi yapacağı söylenir. Kılıç Hasan Usta' ya getirilir. Hasan Usta kılıcı, en iyi bir şekilde, hiç belirsiz olarak ular. Padişah kılıcı görünce çok memnun kalır. Hasan Usta' yı çağırır.
“ - Dile benden ne dilersen “ der.
“ - Sağlığını dilerim Padişahım “ diyen Hasan Usta' nın bu sözü karşısında,Padişah ısrar edince:
“ - Padişahım, bizim köyümüzün yaylasında bir göl vardır. Bunların tapusunu isterim. “ Bunun üzerine Padişah ferman buyurur, bu yerlerin tapusu Hasan Usta' nın üzerine çıkarılır. Bozkır Tapu Dairesinde bu tapu kaydı vardır.

Bozkır - Çağlayan'daki Son Bıçakçı Abdullah İZMİR
Bozkır - Çağlayan'daki Son Bıçakçı Abdullah İZMİR.

Abdullah Usta' nın El Emeği Göz Nuru Eserleri
Abdullah Usta' nın El Emeği Göz Nuru Eserleri

Bozkır' da çevrenin en iyi bıçak ve kamaları, Çağlayan Kasabasındaki demirciler tarafından yapılmaktadır.

Yukarıda yazılanlara rağmen, tüfekçilik imalatı ile ilgili ilçede hiçbir faaliyette bulunulmamakta, Çağlayan Kasabası' ndaki bıçakçılık yapımı ise günden güne azalma ve yok olmaya doğru gitmektedir.

Demircilik sanatı içinde görülen nalbantlık mesleği de Bozkır' da tarihe karışan bir meslek olarak yerini almaya başlamıştır. Nadiren yapılmakta olan bu nalbantçılık sanatı ile ilgili olarak, araştırmalarımızda tespit ettiğimiz bir hususu da burada veriyoruz; “ Bozkırlı nalbant Hayrettin DÖNMEZ Usta nalbantlık sanatının kaybolmaya başladığını söylerken, İlçe merkezinde iş yetiştiremedikleri yılları hayal ediyor. ”Seyyar nalbantlar gezerdi köy köy, böylece yığılma önlenirdi. Ata, katıra, eşeğe, ocakta çekiç altında nal döğerdik. Önce arabalar, sonra atlar gelmez oldu. Nalbantlık bize bir unvan olarak kaldı. Namımız nalbant amma, işimiz değil. Kimimiz hurdacı olduk, kimimiz soğuk demirci...” diyor. Arazisi sarp, kayalık, taşlık, inişli ve çıkışlı olan Bozkır'da yapılan nallarda hiç delik yoktur.

Bozkır Nalları Nalbant Ustalarımızın Elinden Düz Çıkar.
Bozkır Nalları Nalbant Ustalarımızın Elinden Düz Çıkar.

KALAYCILIK VE BAKIRCILIK

Bozkır' da 1945 yılından beri Kalaycılık işi ile uğraşan Durmuş Ali Usta; “ Bozkır İlçesi' nde on yaşımdan beri kalaycılık işi ile uğraşıyorum. Çırak olarak girdiğim bu işten çok ekmek yedim. Ailemin geçimini bu işten sağladım. Ancak, son beş yıldan beri özellikle kalaycılık, sıcak demircilik, nalbantçılık ve bizim gibi el emeği, göz nuru isteyen işlerle uğraşan sanatkârların meslekleri ağır ağır yok olmaya doğru gidiyor. Bozkır Merkez Büyük Cami arkasında bulunan ve Kalaycılar Sokağı diye halk arasında nam yapmış ince uzun sokağımızda, önceden yirmi adet kalaycı varken, şu anda bu sayı ikiye inmiş durumdadır. Meslektaşım olan Mustafa SAĞLAM' da ilerleyen yaşı sebebiyle artık dükkânını ancak Bozkır' ın Pazarı olan Cuma günleri için açıyor. Kalaycılar Sokağı artık mazi oldu. Eskiden sokağımızdan çekiç, körük, kap kacak sesleri gelen sokaktan şimdi sadece ayak sesleri gelmektedir. Aliminyum madeninin yoğun olarak hayatımıza girmesi, çelik madeninden yapılan mutfak ve diğer araçların yaygınlaşması, bizim işlerimizi de engelledi.Ama buna rağmen, elinde hâlâ bakır mutfak araçları bulunan ve sağlığının kıymetini bilen, bakır kalaylı kaplardan yemek yemenin zevkini ve sağlıklı yönünü seçen müşterilerimiz tek tük de olsa var. Bizimle birlikte, daha doğrusu bizden sonra kalaycılık mesleği de tarihteki yerini alacağa benziyor.” Şeklinde konuşarak, Kalaycılık sanatının yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kaldığını belirtmektedir.

Kalaycı Durmuş Ali Usta Haranı (Kazan) Kalaylarken.
Kalaycı Durmuş Ali Usta Haranı (Kazan) Kalaylarken.

ÇANAK, ÇÖMLEK VE TESTİCİLİK

Bozkır' a bağlı Çağlayan Kasabasında, Konya çevresinin en ileri toprak kap yapma sanatı gelişmiştir. Çok yakın zamana kadar, Karaman, Çumra, Seydişehir, Beyşehir ilçelerinin toprak kap ihtiyacını Bozkır' ın bu sanatkâr beldesi karşılardı. Yakın zamana kadar, unların saklandığı dağar denilen ağzı açık büyük kaplar, kuru yiyeceklerin saklandığı, pekmezlerin katıldığı dar ağızlı küpler, tereyağlarının tuzlanıp saklandığı iki saplı küpcükler, yoğurt taşınan çömlekler, su taşınan ve içilen büyüklü küçüklü testiler (destiler, boduçlar), süslü sürahiler, çiçek saksıları ve vazolar yapılmaktadır. Çevredeki bazı şartların değişmesi, imkânların azalmasına rağmen, eskisi kadar olmasa da bu sanat Çağlayan Kasabası' nda varlığını sürdürmeye çalışmaktadır.

Çağlayan Kasabasında üretimi yapılan toprak kaplarda incelik, zarafet ve ustalık göze çarpan unsurlardır. Üretim maliyetlerindeki yükselmeler, madeni ve plastik unsurların ucuz ve ekonomik olmaları sebebiyle; çanak, çömlek, küp, testi, vazo, saksı gibi toprak kaplara olan rağbeti azaltmıştır. Ancak bütün olumsuzluklara rağmen, her Cuma günü Bozkır ilçe merkezinde kurulan pazarda, çevre ilçelerle kasabalardaki pazarlarda Çağlayan toprak kaplarına olan rağbet az da olsa sürmektedir. Yaptığımız tespitlere göre Çağlayan toprak kaplarının, özellikle ilkbahar ve yaz mevsimlerinde satışlarının yükseldiği anlaşılmaktadır.

Bozkır Cuma Pazarında Satılan Çağlayan Toprak Kap Ürünleri
Bozkır Cuma Pazarında Satılan Çağlayan Toprak Kap Ürünleri.

DERİCİLİK

“ Bozkır' ın derisi (gönü) sağlamdır. Bozkır' ın suyu da, otlağı da havası da bir başkadır. Koyununun, sığırının, mandasının gönü de bozkır iklimi gibi dayanıklıdır. Bu yüzden tercih edilir. Bozkır derileri Konya kavaflarının önünde pabuç, saracının önünde koşum olur. Post olur serilir, kürk olur giyilir.”
Bozkır ilçesinde dericilik denilince Üçpınar Kasabasından başka bir şey akla gelmez. Kasaba da Pabuççular (Babuşçular) adı ile anılan bir mahalle, ayrıca ilçe sınırları içinde yine aynı isimle bir köy bulunmaktadır.

Üçpınar' da geçmişte, işlemeciliği yapılarak mamûl hale getirilen deri; yemeni, iskarpin, ve mest dikimi ile tanınır ve tercih sebebi olurdu. Yıllarca Bozkır İnsanı, Üçpınar' daki ustaların yapmış oldukları yemenilerle,iskarpinlerle kısacası ayakkabılarla dolaştı.

Makineleşmenin ve fabrikasyon türü hazır ayakkabıların hayatımıza girmesi ile Üçpınar Kasabasındaki bu sanat dalının tarihe geçmesine sebep oldu. Ancak Üçpınar' da halen az da olsa isteğe ve zevke göre, ayakkabı ve mest dikilmektedir. Bu ayakkabı ve mest ustalarından Ziya ÖZDEMİR adlı Usta' nın da adını burda belirtmek yerinde olacaktır. Dericilik sanatı ile ilgili olması açısından “ Semercilik ” konusu üzerinde de araştırmalarımıza ait sonuçları da belirtmek yerinde olacaktır.

Geçmişimizdeki Bozkır'ı anlatan “ Hoş Geldin Pazarı “ adlı şiirin bir bölümünde:
“ ..........
Baybağanlı, Tepelceli, Çatlısı,
Hocaköylü, Elmaağaçlı, Fartlısı,
Eşeklisi, katırlısı, atlısı.
- Hoş geldin !
- Hoş bulduk, sen de hoş geldin. “

Şiirde yazıldığı üzere geçmişimizde, köylerinden ve kasabalarından ilçe merkezindeki Cuma Pazarına gelen vatandaşlarımızın tek ve yegâne ulaşım araçları atları, katırları ve eşekleri idi. “ Eskiden Cuma Pazarına gelen vatandaşlarımızın ulaşım araçları olan eşek,katır ve atların tek konforu da Bozkır' da imâlatı yapılan semerler idi. İlçe merkezinde her Cuma günü kurulan pazara gelen vatandaşlarımızın ulaşımını sağlayan atlar, katırlar ve eşekler için garajlar oluşturulur, buralara yakın yerlerde semer satıcıları da yerini alırlardı. Bozkır' ın Kayapınar köyündeki semer ustaları çok maharetli ve marifetlidirler. “

“ Eşek ölür semeri, usta ölür eseri kalır. “ diye bir söz vardır. Uzun yıllar Konyalı hazırını satmış semerin. Bozkır' dan ve başka yerlerden semer getirttirirlermiş satmak için. Bu getirttirilen semerler eşeğin sırtını yanır (yara,sıkıntı veren durum anlamında) etmezlermiş.”
Yukarıda yazıldığı gibi, geçmişte Bozkırlı ustaların yapmış olduğu semerler Konya' da revaçta imiş, özellikle Bozkır semerleri aranır, tercihen bu semerler alınırmış.

Meşhur Bozkır Semeri
Meşhur Bozkır Semeri

Semercilik gibi “Eğer Yapımcılığı” konusunda da kitaplara bile geçmiş meşhur Bozkır Eğer' inden bahsetmek gereklidir. Bu konuda en kapsamlı tanıtım, yine bir Bozkırlı olan merhum Prof. Dr. Faruk SÜMER tarafından yapılmıştır. Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı 5 no' lu yayını “ Türklerde Atçılık ve Binicilik “ adını taşımakta olup, bu kitap hemşehrimiz merhum Prof. Dr. Faruk SÜMER Hocamız tarafından yazılmıştır. Kitabın 123. ve 124. sayfalarında Bozkır Eğer' inin; topuz, ön kaş, yular halkası, teğelti, kolan, köpçük, ard kaş, etek, zahma kayışı, özengi kayışı, özengi, kolan ucu, terki bağı, sağrı örtüsü ve kuskunu ile fotoğraflandırılarak en kapsamlı tanıtımı yapılmıştır.

DOKUMACILIK

Şemseddin Sami Kamus ül-Âlam' da Bozkır'ı tanıtırken; “ ... Yerel sanayi, kilim, aba, tiftik dokumacılığı ve tabanca yapımına dayalıdır. “ demektedir.
Bozkır yöresinde dokunan bez ve habalar, kendi hayvanının kılı ile örtünmeyi ve giyinmeyi bilen insanımızın yaptıklarına en canlı örnektir. Şemsi KALKAN isimli hemşehrimiz tarafından 1986 yılında, Konya Selçuk Üniversitesi için hazırlanan Bozkır'ın; tarihi, coğrafyası, ekonomik durumu ve folkloru ile ilgili konuları içine alan yayınlanmamış Lisans Tezinde dokumacılık ile ilgili şu hususlara yer verilmiştir: “ Bozkır çevresinde kıldan kıl kilim dokuması yapılması oldukça yaygındır. Buna çul adı verilir. Ayrıca; yün iplerden renkli kilimler, giyecek eskilerinden kesilen dilim parçalarının (kırk pâre) siyah, beyaz, kırmızı, mavi ve yeşil ipliklerden “çapıt kilim” adı ile dokumaları da yapılmaktadır.Yaygın bir şekilde olmasa da, halıcılık kipi olarak Sille ile Isparta halıları örnek alınmaktadır.

Bozkır Çağlayan Kasabası Halı Kooperatifinde
Bozkır Çağlayan Kasabası Halı Kooperatifinde
1973 Yılında Yapılan Atatürk Portresi.

Geçmişte, Çağlayan ve Dere kasabalarında halıcılık kooperatifleri kurulmuştur. Halk Eğitimi faaliyetleri çerçevesinde vatandaşlarımızın istek ve talepleri doğrultusunda zaman zaman Hacılar ve Kuşça köyleri ile Söğüt kasabasında halıcılık kursları açılmaktadır. Bozkır çevresinde ticari amaçla olmasa da, yün ipten renkli olarak heybe dokumaları da yapılmaktadır.”

Bozkır Çevresinde Dokunan Kara Heybe
Bozkır Çevresinde Dokunan Kara Heybe

Bozkır ve Çevresinden Motifli Heybe Örneği
Bozkır ve Çevresinden Motifli Heybe Örneği

Bozkır Sarıoğlan Kuzören Halı,Kilim ve Dokuma Örnekleri
Bozkır Sarıoğlan Kuzören Halı,Kilim ve Dokuma Örnekleri
Bozkır Sarıoğlan Kuzören Halı,Kilim ve Dokuma Örnekleri

İlçemizin Kayapınar köyünde Cumhuriyetimizin ilk yıllarında her evde bir dokuma tezgâhı vardı. Halkın % 80' i, dokumacılıkla uğraşırken, ilerleyen teknoloji ve makineleşme sebebiyle bu işle ilgilenenlerin sayısı gittikçe düştü. Kayapınar Köyü ile Dere Kasabasında yün kumaş alanında, az da olsa faaliyetler görülmektedir. Depme (sıkıştırılmış) kumaş dokumacılığı Dere Kasabasında yapılmaktadır.

Bozkır ve Çevresinde Yapılan Depme Yelek ve Pantolon
Bozkır ve Çevresinde Yapılan Depme Yelek ve Pantolon

Yayınlandığı 07 Haziran 2005 tarihinden itibaren 44606 kez okundu.
Güncellenme Tarihi: 18 Ocak 2011
 

Son Yorumlar

@Hüseyin Ali KINAÇ "Caminizi 25.03.2012 tarihinde gezip görmek nasip oldu.Gerçekten çok güzel bir..." devamı
@şevket "Yazı başka güzel,Kışı başka güzel bu Bozkır neden bu kadar güzel." devamı
@mehmet "Bozkırımızda bu tür faliyetlerin olması bir bozkırlı olarak gurur verici.Kan..." devamı

Yeni Katılanlar

imparator
ummuhan
konya42
alimeyre60
ahmet
sinan
kocatepe
alis
delikurt
macarlar

bozkir.net

Sitemizin içeriği Creative Commons 3.0 ile lisanslanmıştır.
İçeriğimizin yazarlarımız tarafından üretilen kısmı, ticari amaçlar haricinde kaynak gösterilerek kullanılabilir. Sitemiz hakkında detaylı bilgi için Hakkımızda bölümüne bakabilirsiniz.

RSS - Facebook - Twitter