TÜRKÇE Birliği

Misafir Kalem

Misafir Kalem
07 Nisan 2008
4195 kez okundu.


Bir insanın kendini ifade edebilmesi, düşündüklerini, duygularını, hissettiklerini, üzüntülerini, sevinçlerini anlatabilmesi için gerekli olan yegâne unsurdur dil. İnsanı insan yapan ve diğer yaratılmışlardan ayıran en önemli özelliktir dil.

Milletlerin millet olabilme özelliklerinin en belirgin şekli olan dil, aziz ve necip Türk Milletine de milletlik sıfatını kazandıran tek ve yegane unsur olmuştur.

            Türkçe’miz kökeni çok eskilere dayanan köklü ve gelişmiş bir dildir. Koskoca edebiyat tarihi bile Göktürk hükümdarı Bilge Han’ın anıt taşlara Öztürkçe ile Yollug Tigin’e yazdırdığı kitabeler ile başlar. İşte edebiyatın temelinde yatan, yıllarca çeşitli edebi devirlerde yabancı etkilerden korumaya geliştirmeye çalıştığımız ancak günümüzde farkına varmadan yabancı dillerin boyunduruğu altına soktuğumuz anadilimiz Türkçe’miz bunun için çok değerlidir.

            Peki, biz bu cevherimizin değerini biliyor muyuz? Yoksa onu da göz göre göre değerini bir türlü bilemediğimiz değerlerimiz gibi yabancı düşmanlarımıza mı teslim ediyoruz?

            Evet, bir milleti millet yapan ve ona can veren dildir. Türk Milletinin canı da Türkçe’dir. Bir insan kendi canına zarar verebilir mi? Veremez tabi ki! Ancak milletimize mensup bazı duyarsız fertler belki bilerek, belki de bilmeyerek Türkçe’yi geliştirmemekle kendi canına zarar veriyor ve en büyük kültür mirasını bırakın geliştirmeyi korumuyor bile!

             Aslında suçun en büyüğü hepimizde. Bizler her şeyi görüyoruz ama görmemezlikten geliyoruz! Türkçemizi nasıl da öldürdüğümüzün, yok olmaya terk ettiğimizin çoğumuz farkındayız ama “farkında değiliz!”

            Yukarıda bahsettiğim konuya birkaç örnek vermek istiyorum. Son günlerde büyük süpermarketlerin, mağazaların, dükkânların hatta ve hatta küçük mahalle bakkallarının bile yabancı dillerden özellikle İngilizceden bozma uydurma Türkçe tabelaları, yine ne olduğu belli olmayan anlamı anlaşılmayan hatta anlamsız olan reklâm panoları ve daha birçok örnek. Bu saydıklarıma da örnek verilebilir. Zaten herkesin de aklına ilk gelen şeyler aynıdır. Ne de olsa artık etrafta “tamamı” Türkçe’yle yazılmış bir şey görmek pek mümkün değil! Mesela yabancı isimli beyaz eşya mağazalarının vitrinlerinde bulunan Türkçe açıklamalar. Madem adı yabancı niye açıklama Türkçe, madem açıklama Türkçe niye adı yabancı, madem Türkiye’de bir mağaza neden adı yabancı neden? Neden böyle bir atalar emaneti kültürümüzün temeli olan dilimizin işgaline izin veriyoruz? Kime yaranmak için kime neyi ispat etmek için canım Türkçe’mizi, kültürümüzün temellerini yok ediyoruz? Hakikaten biz ne yapmaya çalışıyoruz? Her şeyi görerek ancak görmezden gelip “bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” zihniyetinin ışığında atalarımızın yıllar önce, Mehmetçiklerimizin ise halen kanlarının aktığı mübarek toprakların adı olan Türkiye Cumhuriyeti’ni mi ortadan kaldırmaya çalışıyoruz! Hadi canım sende demeyin, bunun izah tarzı ve kısacası; Türkçesi bu…

            Peki, kim koruyacak bu dili? Kimi bekliyoruz? Dünyaya bir Atatürk daha gelmesini mi? Kim dur diyecek bu yabancı dil hâkimiyetine? Anadilimiz Türkçe’yi kim kurtaracak bu boyunduruktan?

            “Türk ulusunun dili Türkçe’dir. Türk dili dünyada en zengin ve en kolay olabilecek bir dildir. Onun için her Türk dilini çok sever onu yükseltmeye çalışır. Bir de Türk dili Türk ulusu için kutsal bir hazinedir. Çünkü Türk ulusu geçirdiği sayısız yıkımlar içinde, ahlâkının, geleneklerinin, anılarının, çıkarlarının kısaca bugün kendi ulusallığını yapan her şeyin dili aracılığıyla korunduğunu görüyor. Tür dili Türk ulusunun yüreğidir belleğidir.” diyen Ziya Gökalp, “Bundan sonra divânda, dergâhta, bargâhta Türkçe’den başka dil konuşulmaya…” diye ferman veren Karamanoğlu Mehmet Bey, “Türkçe’m benim ses bayrağım!” diyen Fazıl Hüsnü Dağlarca, “Türkçe’m ağzımda anamın ak sütü!” diyen Yahya Kemal’in sözlerini geliniz hep birlikte yeniden düşünelim, değerlendirelim ve Türkçe’yi korumak ve geliştirmek için Türk Dil Kurumu’nu kuran Mustafa Kemal’in “Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli kültürdür” vecizesini de lütfen kulağımıza küpe yapalım.

Buradan hareketle de, ağzından salyalar akıtarak, vatanımızın birliğini ve beraberliğini ortadan kaldırmak için ilk adımı önce dil birliğimizi yani Türkçe’mizi bozmakta gören gayri Türk unsurların oyunlarına karşı Türk Gençliği olarak uyanık olalım ve bu hayasızca akına karşı dik duralım. Çünkü dünyada Türkiye Cumhuriyeti’nden başka Türkiye, birbirimizi anlayıp anlaşabileceğimiz Türkçe’den başka bir Türkçe yok. 

Nazlı Nur tarafından yazılmıştır.

Yorumlar

AliRizaOzaslan AliRizaOzaslan
2008-10-04 18:12:55

paylaşım için şükranlar Bozgır’lım.

meyreli resul meyreli resul
2009-02-14 22:13:58

Peki,  kim koruyacak bu dili?  Kimi bekliyoruz?  Dünyaya bir Atatürk daha gelmesini mi?  Kim dur diyecek bu yabancı  dil hâkimiyetine?  Anadilimiz Türkçe’yi kim kurtaracak bu boyunduruktan?
 
Paylaşım için teşekkürler ...  selamlar

Yorumlar Kapalı
 

Son Yorumlar

@Hüseyin Ali KINAÇ "Caminizi 25.03.2012 tarihinde gezip görmek nasip oldu.Gerçekten çok güzel bir..." devamı
@şevket "Yazı başka güzel,Kışı başka güzel bu Bozkır neden bu kadar güzel." devamı
@mehmet "Bozkırımızda bu tür faliyetlerin olması bir bozkırlı olarak gurur verici.Kan..." devamı

Yeni Katılanlar

imparator
ummuhan
konya42
alimeyre60
ahmet
sinan
kocatepe
alis
delikurt
macarlar

bozkir.net

Sitemizin içeriği Creative Commons 3.0 ile lisanslanmıştır.
İçeriğimizin yazarlarımız tarafından üretilen kısmı, ticari amaçlar haricinde kaynak gösterilerek kullanılabilir. Sitemiz hakkında detaylı bilgi için Hakkımızda bölümüne bakabilirsiniz.

RSS - Facebook - Twitter